GAZİANTEP'E BİR MİSYON YÜKLEMEK!
Yurtdışına çıktığınızda rasgele 10 kişiye Gaziantep diye sorun, "evet biliyorum, orayı merak ediyorum, orayı gördüm gb." cevaplardan birisini duyma oranı şu an milyonda bir olasılığa sahiptir.
Yüzdelik orana vurduğunuzda, milyonda bir ihmal edilebilir bir rakama denk gelir ki, bunu sıfır diye kabül ettiğinizde, sıfırı bir yapabilmek çok büyük bir aktivasyon enerjisi gerektirir.
Gaziantep'de yaşayan insanların hep bir ideali vardır. Gaziantep'i bir dünya markası yapmak. Tanınmış bir şehir olması hep gönüllerde yatan tutkudur.
Realite, şuan dünyada Gaziantep'e bu misyonu vermiyor. Dünyada ortalama seviyedeki bir insan için Gaziantep bilinen veya ismini duyduğunda "evet o şehri biliyorum" diyebileceği bir yer değil.
Aslında, Gaziantep bu misyona hazır ve çok istekli. Herkes bunu çok istiyor. Temel sorun aslında çözümlenmiş. Toplumda bu konuda bir bilinç ve birliktelik var. O zaman ikinci aşamaya geçilecek bir çıkış noktası gerekiyor. Nasıl yapılacak? Diğer sorulara, yani Kim, Ne zaman, Nerede gibi sorulara bile gerek kalmıyor.
Bu misyonun pek çok ayağı var ama en önemlilerini başlıklar halinde sıralamak gerekir:
1- Semboller, simgeler, hikayeler, efsaneler:
Her şehrin bir sembolü, simgesi, hikayesi, veya efsanesi vardır. Gözlerinizi kapattığınızda aklınıza o şehirle ilgili ilk gelen şeydir bu.
Paris "Eyfel Kulesi", Roma "Kolezyon" gibi. Bunlar simgelerdir. Gaziantep'e önce bir sembol ve sonra bir efsane gerekmektedir. Gaziantep'i özel bir tat/lezzet sembolü kurtarabilir mi?
Hikayeler, efsaneler; dünyada merak oluşturacak bir hikaye Gaziantep için anlatılabilir mi? İnsanlar o hikayeyi o atmosfer içinde yaşamak için ne çok seyahatler yapmaktadır, aslında; Gaziantep'in bir hikayeye ihtiyaçı vardır.
2- Tarih ve tarihi binalar:
Olmazsa olmazlarındandır bir şehrin, tarih ve anıtlar. O potansiyel aslında Gaziantep'in en kuvvetli potansiyelidir. Toprağı kaldırdığınızda su çıkmaz ama her yerinden tarih çıkan bir yerdir, bu şehir.
Bu konuda yapılanlar mutlaka hiç aralıksız devam ettirilmelidir.
3- Entellektüel birikim:
İnsanı bir şehre başka ne çeker? Uluslararası konserler, konferanslar, tiyatrolar, festivaller. İnsanlar bale izlemek için Moskova'ya, müzikal için Newyork'a, konser için Roma'ya, konferans için bilginin sunulduğu bir başkente gitmek için aylar öncesinden planlar yapar. Bu konularda hala çok büyük bir boşluk vardır, Gaziantep'te.
4- Sanayi:
Gaziantep sanayisi hacimsel olarak büyüktür. Ancak, özellikli sanayi konusunda uluslararası arenada maalesef çok bilinmez. Sanayi halen birinci kuşağın elinde ve ikinci kuşağa geçirilmesinde büyük sıkıntılar yaşanmaktadır. Birinci evre olan yatırımın yapılması, sermayenin biriktirilmesi safhası aslında tamamlanmış durumdadır, birinci kuşak sanayiciler tarafından. Bu kuşak alaylı sanayiciler kuşağıydı. Sıra mektepli sanayi kuşağı olan, ikinci kuşak denilen çocuklarında.
Gaziantep, nitelikli yatırım ve üretimin yanı sıra, şehre kazanımı, bu aşamada sanayiden beklenmek zorundadır.
Sorması cesaret isteyen zor soru galiba şudur; sanayi, şehrin ekonomosine verdiği desteğin bir sonraki aşaması olan entellektüel sermayesine ne kadar katkı sağlıyor? Basit istatistik; kaç firma yılda kaç konferans düzenledi, kaç firma yılda kaç sanat faaliyetine vesile oldu, kaç firmanın vakfı var, kaç firma kültürel faaliyetler yapıyor, kaç sanatçı firmalarca destekleniyor...Kazanılan para hep yeni bir tesise yatırılan para olmamalı, bu para sanat ve kültüre de yatırılabilmelidir.
Bu konu en zayıf yönlerindendir, Gaziantep'in. Bu görev artık ikinci kuşak sanayicilerin misyonu olmak zorundadır.
5- İnternet/Cep telefonu/Uygulamalar:
Ne kadar Web sayfası, broşür vs. hazırlarsanız hazırlayın, bu argümanlar geçen yüzyılın modası olarak kalmıştır.
Şehir için hazırlayacağız her materyal artık internetten uygulama programlarının içinde yer almak, cep telefonlarıyla kullanılabilir, diğer dünya şehirlerinin içinde aldığı listelerde/programlarda olmak zorundadır. Yapılan bireysel tanıtım malzemeleri, programlar sadece lokalde kalırken, boşa emek, heyecan, zaman ve kağıt israfı olarak kalmaktadır. Bu çağ Akıllı Cep Telefonu çağı haline gelmişken, odaklanma bu yolda olmak zorundadır.
6- Basit ve Sade bir ulaşım:
Bir kişi bir şehre geldiğinde ilk yaptığı şey cep telefonunda gezi uygulamalarını kullanmaya başlamak, turizm informasyondan şehrin görülecek yerlerini ve ulaşımını basitçe gösterecek bir haritaya sahip olmaktır. Bu materyalleriniz varsa ve ulaşılabiliyorsa şehre gelenlere yapılabilecek en büyük iyiliktir.
Havaalanı, otogar, tren garı (!) ne kadar turizm ofisine, ne kadar kullanılabilir materyale, ne kadar basit şehir bağlantı ulaşımına sahiptir, bir düşünelim şimdi. Uluslararası dolaşımda roaming fiyatlarının çok yüksek olması sebebi ile insanlar Offline-GPS harita veya gezi programlarını tercih ederler, o şehrin bu tür bir gezi haritası olup olmaması o şehri gezmeye gelenlerin temel ihtiyacıdır, aslında.
7- Üniversite:
Şehirleri dünyaya açan ve üst segment tanıtımını yapan, farklı coğrafyalardan insanları çeken, şehrin ismini sürekli gündemde tutandır, üniversiteler. Hem şehrin tanıtımını yaparken, bende şehrin bilim, kültür ve sanatına, birikimine katkıda bulunan unsurdur. Mesela, Bologna Üniversitesi şuan dünyanın en çok bilinen üniversitesidir. Üniversitesi tanındıkça, Bologno'da tanınmıştır. Üniversiteler, ayrıca dünyanın en iyi bilim insanlarını ve şahsiyetlerini kendine çeker; konferanslar, buluşlar, seminerler, paneller her şey bu kanalla şehre akmaya başlar. Şehirler üniversitelere, üniversiteler şehirlere yarar sağlar, yani simbiyotik bir yaşamdır. Biri iyi olmadan diğerinin iyi olması imkansızdır. Her ikisinin, varolmaları ve kaybolma kaderileri beraberdir.
8- Mentalite ve Gönüllüler ordusu:
Bir şehrin yabancıya bakış açısı, mentalitesi elbetteki o şehri ya ileriye yada geriye taşıyacaktır. Samimi misafirperverlik, yabancı misafirlere yaklaşım, güler yüzlülük, yardım severlik, dürüstlük şehrin dışa açılımında anahtar değerlerdir. Bir şehri tanıtmak istiyorsanız, en önemli görevler kurumlara değil, gönüllülere bağlıdır. Kurumlar misyonu üstlenebilir ama sahada gerekeni yeterince yapamaz, sahadaki görev gönüllülerin işidir.
9- Sosyal yaşam:
Bir şehrin sosyal yaşamı, aktiviteleri gelenleri en çok cezb eden şeydir. Bir şehirde 24 saat nasıl geçer? Şehrin, 24 saati doldurabilecek alt yapısı ve gücü var mıdır?
10- Filmler ve diziler:
Uluslararası çapta bir film ve ünlülerin bulunduğu bir yapım aslında sihirli bir değnek gibidir. Şehri anlatır, hikayesini söyler, yapıtlarını gösterir. Bir anda milyarlarca insana ulaşırsınız, manyetik alan oluşmuştur artık.
Bir şehre misyon yüklemek, büyük düşünmekle ama basit olmakla mümkündür. Yeterli doğru kanallar, doğru yöntemlerle kullanılabilsin. Bir şehri tanıtmak elbetteki şehrin ileri gelenleri ile başlar ancak, şehrin halkı asıl tanıtımı yapandır.
Prof. Dr. Mustafa Bayram
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder